Sayın Adnan Oktar'ın 28 Nisan 2017 tarihli sohbetinden önemli başlıklar

ETİKETLER:

A9 TV, 28 Nisan 2017

 

Ağaçların Çok İyi Korunması Gerekir. Ağaçlara Tabela Çakmak, Ağacın Dibine Deterjanlı Su Dökmek vs Yönetmeliklerle Yasaklansın

Ağaçlar çok şeker, İstanbul’un ağaçları bayağı güzel, o eski tarihi ağaçlar. Kocamanlar maşaAllah. Abdülhamit’i görmüşler, Abdülaziz dönemini görmüşler. Fatih Sultan Mehmet’i gören bile var. Sessiz sedasız izliyorlar. Fakat ağaçlara reklam tabelası çakmak, kiralık tabelaları çakmak falan bunu bakanlık yasaklasın yahut belediye yasaklasın. Nasıl yapıyorlarsa yapsınlar. Ağaçların çevresine hiçbir şey koymasınlar. Kasaları yaslıyorlar bilmem ne, oraları yıkadıkları deterjanlı suyu ağacın dibine döküyor. Bunlar suç kapsamına girsin. Ağaca hiçbir şekilde zarar verilmesin. Deterjanlı ilaçlı su falan dökülmez ağaç dibine. Tabela çakılır mı? Adam çiviyle tabela çakıyor. Bunların hepsinin yönetmeliği olsun. Üstüne kasaları yığmışlar bilmem ne. Briketler, bunlar olmaz.  

 

(Emniyet Genel Müdürlüğü’nde FETÖ’yle bağlantılı olduğu gerekçesiyle Türkiye genelinde 9 bin 103 polis açığa alındı. Açığa alınan polisler arasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve aile bireylerinin yakın koruma ve güvenliğinden sorumlu ikisi emniyet müdürü on dokuz polis de var. Ayrıca Meclis Başkanlığı Koruma Polisleriyle Hassas Bölgeler Koruma Şube Müdürlüğü’nde görevli olan yetmiş altı polis de bulunuyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere siyasilere suikast yapılacağı istihbaratının ardından kritik isimlerin görevden alındığı belirtildi.)

Ama muazzam bir sayı. Kırk yıl devlet destekledi, hükümetler destekledi. İyi niyetle desteklediler. Kötü niyetle desteklemediler. Ama İngiliz derin devletini bilemedikleri için felaket çok çaplı oldu. Halbuki İngiliz derin devleti bilinse Abdülhamit devrinden itibaren özellikle İngiliz derin devleti Osmanlı’ya pençesini attı ve pençesini çıkarmadı. Daha hala pençesi devam ediyor. O pençeyi kıracak olan işte Mehdiyet’tir. O kanlı pençeyi darmadağın edecek olan Mehdiyet’tir.

 

(Açığa alınan polislerin içinde meclisin güvenliğinden sorumlu otuz altı polis de var. Bu polislerden biri açığa alındığını duyunca meclis kapısında intihara kalkıştı ancak arkadaşları engel oldu. Diğer bir polis de listede ismini görünce evinde beylik tabancasıyla intihar etti. FETÖ’den bugüne kadar intihar ederek hayatını kaybedenlerin sayısı yirmiyi buldu.)

Böyle şeyde niye telaş ediyorlar ki? Eğer alakası yoksa düzelir. Ama şu an devlet kendini koruyor yani. Devlet muazzam bir saldırı altında. Koruma refleksiyle hareket ediyor devlet. Buna saygı duymaları lazım. Bir yıl-iki yıl bir şey değil yani bir insanın ömründe. Biraz sabırlı olsunlar, her şey yerli yerine oturur. Yani herhalde haksızlığa uğradığını düşündü anladığım kadarıyla. Bir ihtimal alakası yoktur. Biraz sabırlı olmak lazım. İnsan her şeyi göze alır. Mühim olan devletin bekasıdır, milletin bekasıdır. Ama başka bir yol biliyorlarsa onlar onu göstersinler. Yani hükümet nasıl kendini korusun? Yolu varsa tarif ederlerse çok iyi olur, başka bir yolu varsa. Darbe korkusuyla hop oturup hop kalkacak hali yok insanların. Hükümet tedbir alır. Onlar için de hayırlı bu.

Bu açığa alınan polislerin hiçbirinde bylock çıkmamış, hiçbiri Gülen okullarında okumamış, Bank Asya’ya da para yatırmamış. En gizli bilinen ekip buymuş. Yani çok muazzam bir çalışma yapmışlar. Baş imamlardan birinin arşivinden isimler tespit edilmiş. O zaman yani çok daha fazladır. Ama bilmiyorum yani bu kadar darbe tehlikesi dışında hiçbir şey yapamazlar. Darbeye çok dikkat etmek lazım. Onun için de iyi bir polis gücü bulundurmak, Özel Harekat’ı güçlendirmek, Özel Harekat okullarının sayısını artırsınlar. Özel Harekat’ı altmış bin kişiye çıkaralım en az. Altmış-yetmiş bin kişiye çıksın Özel Harekat. Çok önemli Özel Harekat’ın konumu. Eğitim için yeni okullar açılsın. Hiç bekletilmesin ve her türlü tedbir alınsın.

 

Tüm Milletimizin Gönlü Çok Ferah Olsun. Türkiye'nin Üzerine Balyozla Da Vursalar Bu Ülkeye İnşaAllah Hiçbir Şey Yapamazlar

Darbe tehlikesi dışında FETÖ’cülerin hiçbir etkisi olmaz söyleyeyim. Sadece darbeye dikkat etsinler. Çünkü gece saatleri falan olduğu için riskli olabilir, ki ona da cevap çok esaslı olur bu sefer millet tarafından, çok köklü bir karşılık verirler. Allah esirgesin, hiç istemem ama tedbir önemli.

Türkiye’ye bir şey olur mu bak, net söyleyeyim, hiçbir şey olmaz. Yani balyozla vursalar Türkiye’nin üzerine Türkiye’ye hiçbir şey olmaz. Yani gökten balyozla vursalar hiç etkilenmez Türkiye. Mehdiyet’in olduğu bir yerde bu tarz bir olay asla olmaz. Girişim olur, başarı olmaz. Bunu unutsunlar.

 

(Uyku tulumlu papağan balığının resimleri vardı. Papağan balıkları geceleri solungaç boşluklarının üst kenarlarındaki salgı bezlerinden jelatinimsi bir madde salgılarlar. Bu madde bir süre sonra balığın tüm vücudunu saran şeffaf bir uyku tulumu halini alır. Uyku tulumu papağan balığını koku yoluyla kendisini bulan müren balıklarından korur.)

Ama bu çok garip, çok büyük mucize bu. İşte adam bunu ahirette açıklayamaz. Her birine ayrı bir harika vermiş Allah düşünsünler diye. Yani Allah diyor ki “zalim ve cahil” diyor insanlar. Ve nankör olduklarını söylüyor büyük bir bölümünün. Bu çok korkunç böyle bir duruma düşmek. Müslüman şiddetle çekinecek böyle bir şeyden.

 

(“İslam’ı her yerde anlatacağız diye oradaki insanlara uyum sağlamak zorunda mıyız?” sorusuna cevap)

Tabii ki sağlamak zorundasın. Tabii şarap içenle şarap içmen anlamında değil ama masasına oturursun. Onlar gülerse sen de gülersin, şakalaşırsa şakalaşırsın. Orada anlatırsın. Gidip heykele tükürmezsin. Heykeli takdir edersin, resmi takdir edersin. Dekolte hanımların yanında dekolte hanımlar gider anlatırlar. Bu yanlış olan bir şey değil. Doğru bir şey. Kuran’a göre de helal ayrıca. Ama İslam’a küfrediyorsa, dine küfrediyorsa yanından ayrılırsın. Adama saldırmana gerek yok. Kuran’da “saldırın” demiyor. “Yanından ayrılın” diyor Allah. “Dinlemeyin” diyor.

Sarıkla cübbeyle dekolte hanımların yanına geliyorlar yahut başörtüsüyle uzun pardesüyle, kibarlaşarak ve üst perdeden onları sanki mahlukat gibi görerek, kendileri de cennetin en yüksek noktasından geliyorlarmış gibi üslupla, çok bilmiş bir üslupla konuşuyorlar. Böyle etkili olunmaz. Samimi olacaklar. Haddini bilecek. Allah’ın kulu olduğunu bilecek.

 

(“Kuran’da namaz anlatılmıyor. Sadece Kuran yeterli. O zaman namazı nasıl kılacağız?” sorusuna cevap)

Nasıl Kuran’da namaz anlatılmıyor? Çok fazla ayet var. Bu nasıl bir mantıktır? Olmaz olur mu? “Namaz kılın” diyor Allah. Cehennem ehline soruluyor “sizi buraya getiren nedir?” diyorlar. “Biz namaz kılmıyorduk” diyorlar. Açık açık ifade var Kuran’da. Allah “size vakitli olarak namazı farz kıldım” diyor. Nasıl namaz yok yani? “Vakitli olarak size farz kıldım” diyor. Rükuu secdeyi, kıyamı anlatıyor Allah. “Namazı kısaltabilirsiniz savaş durumunda” diyor. Sen de “yok” diyorsun. Kuran’ı okumazsan tabii ki “yok” diyeceksin. Kuran’ı okursan, anlarsan böyle olmaz. Mesela Allah Lokman Suresi 4’te şeytandan Allah’a sığınırım. “Onlar, namazı dosdoğru kılarlar” diyor. Sen “hani namaz yok” diyorsun. “…namazı dosdoğru kılarlar” diyor Allah. Mesela Hud Suresi 114’te “Gündüzün iki tarafında ve gecenin (gündüze) yakın saatlerinde namazı kıl. Şüphesiz iyilikler, kötülükleri giderir. Bu, öğüt alanlara bir öğüttür.” Diyor Allah. Mesela Nisa Suresi, 103, “Çünkü namaz, müminler üzerinde vakitleri belirlenmiş bir farzdır.” Diyor. Hiç okumuyorsunuz Kuran’ı, hiç. Bu yazanlar öyle birinden duyup kafadan yazıyorlar.

 

Atomlar Çok Keskin Bir Dikkate Ve Akla Sahip. Atom Altı Parçacıklar Milyarlarca Yıldır Hareket Halinde Ama Birbirlerine Hiç Çarpmıyorlar

Bütün atomlar Allah’ın emrinde. “Atom” diyoruz “çok küçük” diyoruz. Atomun içinde yaşayan onu evren olarak gören varlıklara sormak lazım küçük mü büyük mü? Müthiş bir akla sahiptir atomlar. Yani çok keskin bir dikkate, çok keskin bir akla sahiptirler. Bak, milyarlarca seneden beri elektronlar hareket eder, dönerler ve birbirlerine asla çarpmazlar. Ve nereden çıkacakları da belli olmadığı halde yani sürekli yörünge değiştirmelerine rağmen birbirlerine elektron ve protonlar asla çarpmıyor, asla yani.

 

(İngiliz Mirror Politics dergisine göre, İngiltere Dışişleri Bakanı Boris Johnson, eğer Trump isterse parlamentodan izin almadan İngiltere’nin Amerika ile birlikte Esad rejimini bombalayabileceğini söyledi.)

Canım bombalamayla olacak şeyler değil ki bunlar. Habire bombalama. Sevgiyle, akılla olur. Bir kere Esad rejimi yani Suriye’deki sisteminin yıkılması, devletin yıkılması çok yanlış olur. Eğer o devlet yıkılıyorsa diğer devletleri de yıkarlar. Devlet yıkılmasın ama hükümet değiştirilebilir. Yani bu işlerin içine girmemiş, kavgaya gürültüye girmemiş insanlarla devletin yapısı korunarak yeni bir hükümet kurulup Suriye’nin birliği ve bütünlüğü sağlanabilir. Sen zorla bir hükümeti yıkarsan, zorla bir devleti yıkarsan başkası da gelir başka hükümetleri başka devletleri zorla yıkar. Yani onun kapısını kapatmak lazım. Türkiye’nin menfaati Suriye’nin devlet bütünlüğünü korumasıdır, millet bütünlüğünü korumasıdır. Suriye’de devletin yıkılmasına müsaade etmemek lazım. Hükümet değişebilir ama devletin muhafazasında fayda var. Yani efendi aklı başında insanlar vardır cinayetlere karışmamış.



DEVAMINI GÖSTER

BENZER ESERLER